Motosikletle tanışmam, on iki yaşımda bir Tenere’ nin arkasına binmekle olmuştu
Lise yıllarında ise, ileride kendi motosikletimi almaya kesin olarak karar verdim. Okulun kapısında bir Dragstar park etmiş dururdu hep, ben her okul çıkışında bir on dakikayı onun tepesinde dikilmekle geçirirdim. Bizde tabii öyle oğlan çocukları gibi babamızın abimizin motorunu kaçırmak yok, leydiler gibi bekliyoruz vakti gelsin de ehliyet alalım diye. 🙂
Çalışıp para kazanmaya başlamam, hayatımı yoluna koymam, motosiklet parası biriktirmem derken yaş yirmi iki oldu ve ben on senedir beklediğim hayalime 2005 model bir Honda Cg125’ le, nam-ı diğer Honda Titan’ la kavuştum. “İlk motor olunca göçük deposu bile güzel.:)”
Böyle yazınca tuhaf geldi, ne acayip değil mi? Bütün o muhteşem makinelerle kıyasladığınızda, bir kız çocuğunun on senelik hayali ve sonucu: 125’lik bir motor. Ama motosikletin büyüsü de tam olarak burada. Altınızda ister 125’lik, ister 1200’lük bir motor olsun, yüzünüze vuran rüzgar, yolla beraber akma duygusu, makineyle kurduğunuz ilişki, size verdiği özgürlük hissi ve özgüven aynı.
Zamanla motorlar büyüdü, değişti, çeşit çeşit motor kullandım ama o özdeki yol gitme, yol “olma” duygusunun aynı kaldığını gördüm.
Motosiklet hayalleri kurarken bile motosiklet kullanmanın hayatımı bu kadar olumlu yönde etkileyebileceğini düşünmemiştim. İçine kapanık ve çekingen bir çocuğu dünyayla tanıştıran, evin dışında olmaya teşvik eden, özgüven aşılayan, kendisiyle, diğer insanlarla, hayatla ilişkilerini geliştireni doğaya yakın olmasını, ülkesini tanımasını sağlayan ve onu nihayet güçlü bir yetişkin kadına dönüştüren bu iki teker mucizesi oldu.
Sonra dedim ki, ‘Yahu nerdeen nereye.’ Tam da nereye bilmiyorum. Tabii, bu yola girdiğinizde trajikomik olaylar da yaşıyorsunuz bolca. Bunların başında, “Kız başına?!” lar geliyor. Bu lafı o kadar çok duydum ki, kendime sahne adı olarak aldım en sonunda. 🙂 “Kız başına gidemezsin”, “kız başına motora mı binilir”, “kız başına kamp mı yapılır” lar, yaşım büyüdükçe şuna dönüştü: “Bravo, bir ‘bayan’ olarak iyi cesaret.” Motosiklet kullanan kadınlar olarak olumlu ve olumsuz anlamda bir ötekileştirmenin içindeyiz. İlk zamanlar, daha yabani ve asosyal olduğum zamanlarda buna içimden kızardım. Sosyal becerilerim geliştikçe dışımdan kızmaya başladım. 🙂
Şimdi ise kızmıyorum, ama anlamak ve anlatmak için elimden geleni yapıyorum. Sizinle de bu çabamın sonuçlarını paylaşıyor olacağım.
“Bravo, bir ‘bayan’ olarak iyi cesaret.” övgüsünü ( yoksa yergisini mi demeli? ) sadece erkeklerden duyuyorum. Bunu artık genelleyebilecek kadar çok gördüm, şehirlerde, köylerde, yollarda, benzincilerde, mola yerlerinde.
Bir kadında böyle bir hayret ifadesi görmedim hiç. Özenen oldu, ne güzel diyen oldu ama hiçbir kadın bir kadının motosiklet kullanmasına şaşırmadı. Bu, kadınların kendi cesaretlerinin farkında olması açısından iyi haber.
Burada şimdi birkaç paragrafta özetlenemeyecek kadar derin sosyal sebepler var tabii, ben de bunu yollarda olduğum zamanlarda uzun uzun araştırmaya niyetliyim. Ve fakat, çok da İsviçre’ de yaşamanın alemi yok, ülkemiz gerçekten tek başına gezen bir kadın için bir takım tehlike ihtimalleri barındırabilir. Nasıl da “tehlike barındırıyor” demeye dilim varmadı ama. 🙂
“Her motorla biraz daha uzağa. 🙂 ”
Kadınlar için yol güvenliği, daha sonra da detaylı yazacağım başlıca konulardan biri olacak, ama şimdilik söylemek istediğim en önemli şey şu: En önemlisi sizin kendinize ve dünyaya nasıl baktığınız. Gerçekten en önemlisi bu.
Dünyayı tehlikeli, kendinizi de zayıf görürseniz bu doğrultuda tecrübeler yaşama ihtimaliniz daha yüksektir. Dünyayı maceralarla dolu, kendinizi de güçlü ve bağımsız görürseniz işler değişir. 🙂
Yeterince özgüvenli ve kendinden emin birine, kadın olsun erkek olsun, her yaştan ve sosyal çevreden insanın düzgün yaklaştığını söyleyebilirim. Kendinden emin derken, asla küstah ve agresif olmayı, başkalarına tepeden bakmayı kastetmiyorum.
Bir insana, hem kendi alanınıza, hem onun alanına saygı duyduğunuzu hissettirebildiğiniz zaman ilişkiler yolunda gidiyor. Hasılı, bence yalnız bir kadın için, ve tabii erkekler için de, en önemli silah, yolda tanıdığı insanlarla ilişkilerini manipüle edecek diplomasi yeteneğidir. 🙂 Yolları, motosikletleri, motosikletli yolları, sizlerle bu “Kız Başına?!” bakış açımdan paylaşmaya devam ediyor olacağım. Mutlu sürüşler dilerim. 🙂